top of page

Eylül'ün 15'i saat 7

  • Yazarın fotoğrafı: Jhin
    Jhin
  • 25 Kas 2017
  • 1 dakikada okunur

ree

Ya gece ayın parladığı ilk an ya güneşle gelir benim ilhamım.


Yazarken de düşünmem Eylülde miyiz diye.


Zaten ben sana güz ve ya ilkbahar demeden yazarım.


Sabah akşam demeden..


Saat sabah 7 demeden yazarım ben sana.


Bak saat sabah 7 olmuş.


Güneş doğmuş.


Eylüldeyiz.


Ben sana yazıyorum.


Sen yine bi haber...


Yılları geçtikçe boynum ağırlaşıyor.


Buna yaşlanmak diyorlar.


Boynumun ağırlaşmasına sebep olan omzumdaki ellerin olsa mesela..


Ben böylesine bir yaşlanmaya öyle sarılırım ki ölümler kıyamazken çocuklar kıskanır.


5 yaşında ben de dedemi kıskanırdım halbuki.


Sahiii! Ben sana bu hikayeyi anlatmış mıydım?


Dedem kasaptı benim ben de onun sürekli kilogramlarını çalardım sırf ilgilensin kovalasın diye.


Dedem ne bilsin yaşlı agresif kızardı bana, olsun.


19 yıllık hayatımın balık, son 10 gününün kova burcu olduğumu da bilmiyorsundur mesela...


Bilsen de bir şey değişmez zaten.


Ben sana kovayken de yazarım böyle de severim seni.


Hatta özgür, kendine küçük gelen Akdeniz'den tutulmuş da kovaya atılmış sen tarafından bir balık gibi de severim seni ben.


Aya sırt çevirir ama onun doğduğu geceye küs kalamaz ya insan;


Ben o küskün soluk gecede kalkar kahve demlerim.


Şimdi dönüp de bir bakıyorum da arkama biz senle oturup bi kahve bile içmemişiz.


Ne sen yapmışsın o kahveyi,


Ne ben istemişim.


Gerçi sen şimdi - hazırladım gel - desen;


Ben sana gelemem.


- ölümüm olursun.-

Yorumlar


© Copyright
bottom of page